10 Nisan 2014 Perşembe

İŞ YAŞAMINDA KADINLARA YÖNELİK YENİ DÜZENLEMELER

05.03.2014

Kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamdaki rollerinin güçlendirilmesi yönünde var olan ekonomik ve sosyal politikalar, bu alanda yapılan son düzenlemeler...


 İş gücü piyasasında kadının genel durumu ve bu çerçevede düşük iş gücüne katılım çerçevesinde planlanan yeni düzenlemelerin potansiyel etkilerinin konuşulduğu programımızda program danışmanımız Okan Güray BÜLBÜL ve  Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi  ve Endüstriyel İlişkiler alanında Araştırma görevlisi olan Işıl KURNAZ bizimleydi.

Okan Güray BÜLBÜL, Türkiye iş gücü piyasasında, kadınların iş gücüne katılma oranının düşük olduğunu ve her on kadından yalnızca üçünün iş gücü piyasasında çalıştığını ya da iş arıyor olduğunu belirtti. Işıl KURNAZ da, Türkiye'de kadının iş gücü piyasasından dışlanması problemiyle karşı karşıya kalındığını ve bu konuda sosyal normların da önemli olduğunu belirtti. 

Telefon bağlantısıyla yayınımıza katılan Egemen CANTÜRK de, Almanya'da kadınlara yönelik sosyal güvenlik düzenlemelerini anlattı. 

Sohbetin önemli bölümlerini ve detaylarını sizler için derledik:


Okan Güray BÜLBÜL

''Kadınların iş gücü piyasasındaki konumlarına bakarsak,TÜİK hane halkı iş gücü verilerine göre Türkiye'de kadınların işsizlik oranı %12.5 ve aynı oran erkekler için %8.7'dir. Verilere bakarsak kadınlarımızın işsiz kalma riski erkeklere göre çok daha yüksektir. Diğer yandan her iki çalışan kadından biri kayıt dışı istihdamda bulunmaktadır. Kadınlarımız hem işsizlik riskiyle karşı karşıyalar hem de çalışıyor olsalar dahi herhangi  bir korumadan yoksunlar. 

İstihdamdaki kadınların %35'i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi ve hizmet sektöründe kadınlarımıza yeteri kadar iş imkanı sağlayamamışız. Tarımda çalışanların kadınlarında %70'i ücretsiz çalışmaktadır. 

Türkiye iş gücü piyasasında kadınların en büyük problemi,  iş gücüne katılma oranının düşük olmasıdır. Her on kadından yalnızca üçü iş gücü piyasasında ya çalışmakta ya da iş aramaktadır. Türkiye'den iş gücüne katılma oranı daha düşük ülkeler, Cezayir,Ürdün,Kosava,Fas,Tunus gibi ülkelerdir. Hem ekonomik açıdan Türkiye'den çok geri ülkeler hem de sosyal yaşantımızın neredeyse hiç bağdaşmadığı ülkelerdir. Kadınların iş gücü piyasasına katılması ekonomik açıdan ve insan kaynakları açısından çok önemlidir. ''  



Işıl KURNAZ

cq5dam.web.220.124Araştırmalara,Türkiye'de kadınların iş gücüne katılma oranının düşük olmasında yatan nedenleri öne çıkararak başladık. 1970ler ve 80'leri başlangıç noktası olarak kabul edecek olursak kırdan kente göçün yoğunlaştığı dönemde kadınlar kentlere geliyorlar. Niteliksiz ve kentin ihtiyaçlarına uymayan bir iş gücüne sahip oldukları için piyasanın dışında kalmışlardır. Bir anlamda ''ev hanımı'' dediğimiz statüye dönüşmüşlerdir. Dolayısıyla burada kadının iş gücü piyasasından dışlanması problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu konuda sosyal normlarda önemlidir.Çünkü kadın, anne olmak  ve evi koordine etme konusunda Türkiye'de maalesef tek unsur olarak görülüyor aile içerisinde...Bu da kadının iki cephede çalışması anlamına geliyor. Avrupa'dan birkaç örnek verecek olursak; Avrupa'da yüksek doğum izinlerine rağmen iş gücüne katılma potansiyeli yüksektir. Bu konuda İsveç'i örnek verebiliriz. İsveç 68 hafta doğum izni sağlıyor. Aynı zamanda istihdama katılma oranıda buna paralel olarak yüksektir.''





Egemen CANTÜRK


''Almanya,sosyal devlet anlayışının en belirgin yaşandığı ülkelerden bir tanesidir. Hastalık sigortası, işsizlik parası gibi güvenlik alanında birçok yeniliği getiren ülkedir. Elbette kadınlara yönelik uygulamalarında öncüsü olan bir ülkedir. Kadınların sosyal hakları Almanya'da yaşamın her alanında kendini göstermektedir. Özellikle çalışan kadınların korunması, hamilelik dönemi ve hamilelikten sonra yaşadıkları sıkıntıların en aza indirilebilmesi için devlet neredeyse her şeyi düşünmüş diyebiliriz. Almanya'da çalışan hamilelere özel bir doğum izni sağlanıyor. Buna ''anne koruması'' adı veriliyor ve doğumdan altı hafta önce başlıyor-sekiz hafta sonra bitiyor. Almanya'da hamile kadınların çalışması yasak, bu sebepten ötürü işlerini kaybetmiyorlar. Doğum izninin bitiminden sonra tekrar işlerine geri dönebiliyorlar. Ayrıca hamilelerin günde sekiz buçuk saatten fazla çalışması ve ağır bedensel işler yapmaları da kesinlikle yasaktır. Almanya'da aile gerçekten kutsal bir kavram olarak görülür.Ebeveynlik iznide önemli bir yer tutmaktadır.Ebeveynlik izninde  çocuğunuza bakmak istiyor aynı zamanda da mesleğinizi devam ettirmek istiyorsanız çocuğunuzun doğumuyla beraber üç yıl ücretsiz izine ayrılabiliyorsunuz. Annelerin dışında bazı özel durumlarda babalarda bu hakkı kullanabiliyor.Almanya'da aileler ekonomik anlamda da destekleniyor.  Özellikle ebeveynlik parası,çocuk parası gibi.  Ebeveynlik parası doğumdan sonra çocuklarına kendi bakmak isteyen ve bu nedenle çalışmayan veya tam zamanlı çalışmayan ebeveynlere  sağlanan bir destektir. Gelirin 3/2'si kadar olabiliyor bu destekler. Çocuk parası bildiğimiz gibi AB'de de yaygın bir uygulamadır. Almanya'da çocuk parası 18 yaşına kadar ödenmektedir. Hatta çocuğunuz üniversite eğitimi görüyorsa bu 25 yaşına kadar devam edebiliyor. İlk çocuk için 184 euroluk bir ödeme yapılıyor.Üçüncü çocuk ise 190 euro kadar bir ödeme yapılıyor. Aynı zamanda vergi indiriminden yararlanıyorlar.Çalışan anne ve babanın gelir düzeyi yeterli değilse her zaman için devletten destek alabiliyorlar. 



Bu anlamda bakacak olursak Almanya gerçekten hem çocuk yardımı konusunda,çocuk parası konusunda hem de ebeveynlik yardımı konusunda öncü ülkelerden birisidir. Almanya'daki Türk kadınlarının iş gücü piyasasına katılımına baktığımızda Türkiye'den Almanya'ya yerleşen vatandaşlarımız ağırlı olarak kırsal kesimden gelmektedir.Doğal olarak eğitim düzeyleri Alman standartlarının altında olduğu için iş yaşamına çok fazla katılmıyorlar.''






_______________________________________________________________

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder